Jazz efsaneleri biyografileri açısından, 2015 kadar harika mahsül veren bir sene büyük ihtimalle yaşamamıştık. Bahis konusu mahsüllerden biri olan Chet Baker biyografisi Born To Be Blue, ünlü trompetçinin çalkantılı sanat kariyeri ve özel hayatına dair etkileyici bir kesit sunuyor. Baker ile fiziksel benzerliklerinin avantajını da kullanan Ethan Hawke başrol için tabiri caizse cuk oturmuş. Kanadalı ünlü yönetmen Robert Budreau imzası taşıyan, Kanada-İngiliz ortak yapımının ilk olarak Toronto Uluslararası Film Festivali’nde gösterime girmiş olması da sürpriz sayılmaz.
Yeni nesil Hollywood hastalığı olan, biyografik dramalara yarı gerçek, yarı kurgu senaryo uyarlamaları, Born To Be Blue’da da devam ediyor.
Born To Be Blue’yu izledikten sonra tavsiyemiz, hızınızı alamayıp 1988 yapımı Let’s Get Lost’a da göz atmanız. Chet Baker’ın ‘West Coast Cool’ gençlik dönemi ile son dönem stüdyo kayıt görüntülerini harmanlayarak sunan belgeselde ailesi, sanatçı dostları, eski eşi ve sevgilieri ile gerçekleştirilen röportajlara yer veriliyor. 1988 yılında En İyi Belgesel dalında Oscar adayı olan film, 2008 yılında da Cannes Film Festivali’nde özel gösterim ile tekrar beyaz perdeyle buluşmuştu.